Şengal’de, Lazkiye’de olduğu gibi bu kez yanı başımızda, Kobanê’de de bir katliam her saniye daha da yaklaşıyor. Uzun yıllardır Suriye’de çeşitli ülkelerce desteklenmiş İŞ(İD) örgütü kendisine servis edilen ağır silahlarla, tanklarla Kobanê’ye saldırırken, Kobanê’de yaşayan Kürtler, Araplar, Nusayriler ve Süryaniler omuz omuza bu katliama karşı bedenlerini siper ederek direniyorlar. Ben bu yazıyı, bir vahşet her an yaklaşırken pek çok Türkiye vatandaşının halen neden Kobanê’yi desteklemek zorunda olduğumuzu algılamakta yaşadığı zorluktan ötürü yazıyorum.
1- Kobanê’yi savunmak ahlaki bir sorumluluk
IŞİD örgütünün Türkiye’ye saldırdığını, kendilerinden olmayan herkesi katlettiğini, kadınlara, kız çocuklarına tecavüz edip, kaçırdığını, erkekleri toplu halde idam ettiğini düşünün, ne yapardınız? Yezidilere Şengal’de uygulanan etnik temizliğin burada size karşı uygulandığını varsayalım, örneğin İzmir’de. Toprağınızı, canınızı ve onurunuzu savunmaktan başka bir çareniz var mı? Katliamcı bu zalim örgüte karşı Kobanê halkı da tam olarak bunu yapıyor, varıyla yoğuyla, dişiyle tırnağıyla dünyanın dört bir yanından gelmiş radikal teröristlere karşı bölgedeki son özgürlük alanını korumaya çalışıyor. Dolayısı ile bugün Kobanê’yi savunmak kendisine insanım diyen herkesin ahlaki sorumluluğu, bizim de.
2- Türkiye Cumhuriyeti’nin IŞİD’e desteği
Uluslararası ve ulusal medyada son iki senedir sık sık okuduğumuz Türkiye’nin IŞİD’i her açıdan desteklediğine dair iddiaları, geçtiğimiz hafta (aslında bu trajedide büyük sorumluluğu olan Amerika’nın) Başkan yardımcısı Biden de Harvard’da yaptığı bir konuşmada detaylı bir analizle dile getirdi ve diplomatik bir krizi göze alarak IŞİD terörünün Türkiye dahil, bölgedeki müttefiklerinin yanlış politikalarından kaynaklandığını, yüz milyonlarca doların ve ağır silahların bu katillere verildiğini söyledi. Dünyanın en büyük istihbarat gücüne sahip Beyaz Saray ısrarlı sorulara rağmen bu iddiaları halen yalanlamadı. Hemen akabinde IMC TV, IŞİD üyelerinin Türkiye’den Kobanê’ye askerlerin gözü önünde, nasıl da rahatça geçtiklerini görüntüleri ile yayınladı. Bunlara ek olarak son iki senedir Hatay’da yaşayan herhangi bir tanıdığınızla konuşmanız, bu radikal gruplara Türkiye’nin verdiği desteğin boyutlarını anlamanız açısından yardımcı olacaktır. Elimizde olan tüm bu veriler, Türkiye’nin IŞİD’e açık destek verdiğini gösteriyor. Dolayısı ile biz Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının bu savaşta Kobanê’ye düşen her top mermisinde, atılan her kurşunda komşumuza karşı vicdanı bir borcumuz var, Büyük ihtimalle kadınları ve çocukları öldüren bu silahlar bizlerin vergileri ile finanse edildi ve bu katiller Türkiye üzerinden bölgeye geçti. Tarih bunları bir gün belgeleri ile mutlaka yazacak. Kobanê halkını yok etmek için kullanılan ve bir etnik temizliğe hazırlanan bu silahlar bizim vergilerimizle satın alınmış bizim devletimizin desteği ile IŞİD’e verilmişse bu katliamdan biz de sorumlu olacağız demektir.
3- Nasıl bir komşu istiyoruz?
Çok basit bir soru. Türkiye sınırlarının öteki yanında özgürlükçü, demokratik, tüm farklı etnik ve inanç gruplarının kardeşçe yaşadığı, kadının toplumun her alanında etkili olduğu seküler bir yönetim mi istiyoruz, yoksa savaşçı, kadınları ikinci sınıf gören, kendinden başka hiç kimseye yaşama hakkı tanımayan, etnik temizlik operasyonları yapan bir din devleti mi? Eğer yanıtınız demokratik bir yönetim ise, o yönetim şeklinin son nüvesi Kobanê’de şu anda katlediliyor, destek olmamız şart.
4- Barış sürecinin sürmesi
Türkiye’de ne istiyoruz? Bir otuz yıl daha savaşmak mı, yoksa artık Barış mı? Ölüm mü? Yaşam mı? 30 yıldır tüm Türkiye’yi tramvatize eden bu savaşın barışla sonuçlanmasını, Türkler ve Kürtlerin eşit ve kardeşçe yaşamasını istiyorsak, Kobanê’ye sahip çıkmak zorundayız. Bugün saldırı altında olan Kobanê, Suruç’un ve Türkiyeli Kürt vatandaşlarının akrabası. Haritaya baktığımızda gerçek gibi görünen o sınırların, gerçek yaşamda hiç bir karşılığı yok, aileler bir tren yolu ile iki ülke arasında bölünmüş durumdalar. Türkiyeli Kürtler, haklı olarak, bu saldırıların tümünü kendilerine yapılmış hissediyor ve IŞİD’e karşı henüz kılını kıpırdatmayan Türkiye’yi bu saldırılardan sorumlu tutuyorlar. Barış istiyorsak, Kobanê düşmemeli. Orada yaşanacak bir katliam Türkiye’de Kürt halkının, birarada yaşam iradesini iyice yok edecektir.
5- Türkiye’de bir iç savaş riskini önlemek
Son on yılda bölgeye emperyalist müdahale, Irak ve Suriye’de yaşanan iç savaş, mezhep ve etnik farklılıklar üzerinden kurgulandı. Bu korkunç iç savaş senaryosu Ortadoğu’da pek çok ülkede defalarca kez yaşandı ve milyonlarca insanın acı çekmesine yol açtı. Aynı ateşin Türkiye’ye sıçraması, halihazırda AKP yönetimi tarafından bolca kullanılan mezhepçi ve ayrımcı dilin bir iç savaşa dönüşmesine, zaten tedirgin olan Alevi toplumunun daha da tedirgin olmasına ve Sünni-Alevi polarizasyonunun daha da derinleşmesine yol açacaktır. Türkiye’de IŞİD bağlantılı gruplar her an bir provokasyonda kullanılabilir. Kürt halkının uğradığı bu son saldırı sonucunda, zaten ciddi adımların atılmadığı çözüm sürecine olan inancını tamamen kaybetmesi ve topyekün bir isyana yönelmesi de olası. Bu öngörüler şimdi kimilerine bilim kurgu gibi gelse de, bölgedeki şartlar, AKP’nin tavrı ve Türkiye’de AKP tarafından sürdürülen derin kutuplaşma göz önüne alındığında oldukça gerçekçi. Bundan ötürü Kobanê düşmemeli, insanlık düşmanı IŞİD çeteleri kazanmamalı.
6- Savaşsız, çatışmasız bir Ortadoğu
Irak-İran Savaşı, Irak’ın İşgali, Gazze’de katliamlar, İsrail’in saldırganlığı, Beyrut’ta gerginlikler, yükselen dini ve etnik gerilimler, radikal dinci grupların bölgede güç kazanması… Ortadoğu emperyalizmin de müdahaleleri ile tüm bu tarih ve gerginliklerle kan kaybederken, Ortadoğu’nun tüm zenginlikleri birilerinin cebine akmaya devam ediyor. Oysa Kobanê’de kurulan özerk yönetim modeli, tüm farklılıkları ile her halkı öznesi kabul edip, yönetime dahil ediyor. Bu yönetim modeli, Ortadoğu’da barış için bir şans, demokratik bir model olabilir. Belki de şu anda süren uluslararası sessizliğin gerekçesi de bu yeni demokratik modelin yok olması ve bir alternatifin doğmaması için hiç bir devlet Kobanê’ye destek olmuyor. Kobanê’nin başarması demek, emperyalizmin desteği olmadan halkların gerçek demokrasiyi kendi iradeleriyle hayata geçirmiş olması demek olacak. Emperyalist güçlerin Ortadoğu’ya özgürlük ve demokrasi ihracatı yalanları ile bölgede eskisi gibi at koşturamayacaklarının çok güçlü bir göstergesi de. Ortadoğu’da Barış, sınırlarımızda Barış için Kobanê düşmemeli.
7- Kadınların varlığı ve kadınlık onuru
Kadınları her fırsatta aşağılayan IŞİD karşısında bir kadının Kobanê’yi savunması, kendi varoluşunu savunması anlamına gelmez mi? IŞİD, erkek egemen kültürün en yoz temsilcilerinden, tecavüz edilen, öldürülen, kaçırılan, köleleştirilen kadınların ve kız çocuklarının haddi hesabı yok. Belki de bundan ötürü Kobanê’de en önde kadınlar çarpışıyor. Kadınlık kimliğini ve onurunu korumak için. Türkiyeli kadınlar mutlaka Kobanê’de direnen cesur hemcinslerine destek olmalı.
8- Radikal dinci teröre karşı mücadele
Türkiye’de, özellikle Ankara ve İstanbul’da IŞİD’in çok yaygın örgütlenme ağlarının olduğu, bu yapıların özellikle yoksul mahallelerinde gençleri etki altına alarak bölgeye katliamlara gönderdiği yazılıp, çiziliyor. Bu tehlike şu anda uzak görünse de yarın bu katiller Türkiye’de ve tüm dünyada saldırılarla, katliamlarla tekrar karşımıza çıkacaklar. Kobanê bugün sadece kendisi için değil, başta Türkiye, tüm dünya için de direniyor. Kobanê’de halkın kazanması bu radikal teröristlere büyük bir darbe olacak ve bölgede özgürlük ve barış alternatifini büyütecektir. Bundan ötürü de Kobanê düşmemeli ve biz Türkiye vatandaşları mutlaka Kobanê’ye destek olmalıyız.
9- İslam’ı korumak
Şu an tüm dünya İslam dininin IŞİD ile temsil edilen versiyonunu İslam olarak algılıyor ve İslam’a düşmanlık duyuyor. Oysa IŞİD İslamla hiç bir alakası olmayan yoz bir anlayışın ürünü ve temsilcisi. Tüm dünyada İslamafobiye karşı mücadele etmek için de IŞİD mutlaka yenilmeli.
10- Emperyalizmin yenilmesi
IŞİD ve diğer radikal örgütler Amerika ve müttefiklerinin Ortadoğu’ya saldırılarının doğrudan bir sonucu. Bu çetelerin Suriye’de Esad rejimine karşı ve Irak’da da Şiilere karşı kullanıldığını biliyoruz. IŞİD’in yenilmesi aynı zamanda dışarıya bu araçlarla müdahale etmeye çalışan emperyalizmin de yenilgisi olacak. Bu yüzden de direnen halktan başka hiç bir dayanağı olmayan Kobanê kazanmalı! (EA/HK)
* Emrah Altındiş, Harvard Medical School
** Fotoğraf: Recep Yılmaz